Dünya Edebiyatında Hasret Tadı Veren Mektup-Romanlar...

dunya-edebiyatinda-hasret-tadi-veren-mektup-romanlar

Kimimiz gurbetteki çocukarımıza kimizi aşkımıza kimimiz annemize babamıza ailemize sevgimizi ifade edebildiğimiz mektuplar gönderdik ve bunlar bir bütün olarak bizim tüm hissetiklerimizi kağıda dökebilmemizi sağladı...Umutlarımızı yansıtan roma tadında mektuplar yazanlar tüm dünya'da yerlerini koruyabildiler bizlerde bugün sizlere tüm dünyada tanımış yazarlarımızdan mektup romanlarından kısa alıntılar yaptık iyi okumalar diliyorum sizlere...

 

1. Montesquieu (1689 – 1755) – İran Mektupları, 1721

"Bu hususa dair, son derece zarif ve keskin zekalı bir filozof, geçen gün bana şöyle diyordu: “Tabiat asla böyle bir kanun koymamıştır. Kadınların üzerinde malik olduğumuz hakimiyet hakiki bir gaddarlık, düpedüz bir zulüm ve istibdattan başka bir şey olamaz. Onlar sadece bize göre, çok daha nazik ve yumuşak olduklan için, bu hakimiyetin altına girmiş bulunuyorlar. Binaenaleyh, onlar haiz oldukları bu naziklik ve yumuşaklık üstünlükleri dolayısıyla, bize göre çok daha yüce bir insaniyete ve kapsamlı bir muhakemeye sahip bulunuyorlar.”

 

2. Johann Wolfgang von Goethe (1749 – 1832) – Genç Werther’in Acıları, 1774


“Ve bunu söyleyebilir miyim? Niçin olmasın, Wilhelm? Benimle daha mutlu olurdu işte! Albert ah, Lotte’ninki gibi bir yüreğin dileklerini yerine getirecek insan değildir. Belirli bir duyarlılık eksikliği, kastettiğim şey, bir kitabın belli bir yerinde, ah, Lotte’nin ve benim yüreğim aynı anda çarparken ya da Lotte ve ben aynı duyumsamaları dile getirirken, Albert bütün bunları yüreğinde paylaşamıyor işte. Herhangi berbat bir iş, ona değerli ve güzelim eşinden daha çekici geliyor. Mutluluğun değerini biliyor mu acaba? Ona yakışır ölçüde değer veriyor mu?”

3. Honoré de Balzac (1799 – 1850) – İki Yeni Gelinin Anıları, 1842

“Renee, demek ki o ahenkli vücut, o güzel, o mağrur yüz, tabii olarak o zarif hareketler, en kıymetli meziyetlerle dolu o ruh, ruhun bir aşk pınarından içer gibi su içtiği o gözler, en leziz inceliklerle dolu o kalp, o geniş zeka, bütün o eşsiz vergiler, tabiatın da beraber gördüğümüz terbiyenin de bütün o çabaları, tutku için, arzu için emsalsiz zenginlikler, şiirler, birer yıl değerinde saatler, bir erkeği bir tek zarif hareketin esiri edebilecek zevkler vadeden bütün o hazineler, demek ki bütün bunlar bayağı alelade bir evliliğin sıkıntıları içinde mahvolacak.”

 

Sinem özdemir

Yorum Yap

Yorumlar